ÜNİTE I
DEVLET, DEMOKRASİ, ANAYASA,
VATANDAŞLIK HAKLARI VE SORUMLULUKLARI
A – KAVRAMLAR
Devlet :
Bir vatan üzerinde yaşayan insan topluluğunun beraber ve bir düzen içerisinde
yaşamak amacıyla kurduğu örgütlenmeye devlet denir.
Devleti Meydana Getiren
Unsurlar: Vatan, millet ve egemen kuvvettir.
Demokrasi : Halkın kendisini
yönetecek kişileri kendi iradesiyle seçtiği yönetim biçimidir.
Demokrasinin Temel
İlkeleri: Milli egemenlik, hürriyet ve eşitlik, siyasi partilerdir.
Anayasa : Devletin yönetim şeklini
kişilerin haklarını ve ödevlerini, devlet organlarını ve bu organlar arasındaki
ilişkileri belirten en genel hukuk kurallarıdır.
Anayasalarımız : 1921 Anayasası, 1924 Anayasası,
1961 Anayasası, 1981 Anayasası.
Vatandaş : Aynı topraklar
üzerinde yaşayan ve aynı devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan kişilerdir.
Kamu : Bir ülkede
yaşayan insanların tümüdür.
Kamuoyu : Her hangi bir konu
üzerinde halkın benimsediği genel düşünce ve ortak kanaattir.
Sivil Toplum Örgütleri:
Devletin müdahalesi dışında kalmış ve bireylerin kendi kendilerini
yönlendirebildikleri demokratik bir yapıdır.
Sendika, vakıf, dernek gibi.
B - TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ’NİN YÖNETİM YAPISI
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetim yapısı üçe ayrılır:
1.
MERKEZİ YÖNETİM: Merkezî yönetimin başında Cumhurbaşkanı ve
Bakanlar Kurulu vardır. Bakanlar Kurulu,
başbakan ve bakanlardan meydana gelir.
a.
Cumhurbaşkanı :
Devletin başıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni
ve milleti temsil eder. Cumhurbaşkanı
seçilebilmek için kırk yaşını doldurmuş olmak, yüksek öğrenim yapmış olmak,
TBMM üyesi ya da milletvekili seçilebilme yeterliliğine sahip olmak gibi
şartlar gereklidir. Cumhurbaşkanı, meclis tarafından üye tam sayısının üçte iki
çoğunluğunun oylarıyla seçilir.
Görevleri:
Yurt içinde ve dışında devleti temsil etmek, yasaları yayınlatmak,
yüksek dereceli memurları atamak, uluslararası antlaşmaları onaylamak, yasaları tekrar görüşülmek üzere
TBMM’ye geri göndermek.
b. Başbakan ve Bakanlar
Kurulu:
Başbakan,TBMM üyeleri arasından Cumhurbaşkanınca atanır. Bakanlar Kurulu üyeleri, başbakan tarafından
seçilir ve cumhurbaşkanınca atanır.
Meclis dışından da bakan seçilebilir.
Başbakan, bakanlıklar arasında iş
birliğini sağlar. Hükümetin genel
programının uygulanmasından o sorumludur.
Devletin önemli işleri,
Bakanlar Kurulunda görüşülerek karara bağlanır.
c. Merkezdeki Yardımcı Kuruluşlar:
Milli Güvenlik Kurulu: Milli Güvenlik
Kurulu, hükümete yardımcı olan bir kuruluştur.
Kararların uygulanmasından hükümet sorumludur. Asker ve sivillerden oluşur.
Devlet Planlama
Teşkilatı: Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınma konularının planlanmasında
hükümete yardımcı olan, danışmanlık yapan, plan ve program hazırlayan
başbakanlığa bağlı bir kuruluştur.
Danıştay : En yüksek idârî mahkeme,
danışma ve inceleme organıdır. Bağımsız
bir kuruluştur.
Sayıştay : Devletin gelir ve
giderlerini, TBMM adına denetleyen, yargı yetkisi de bulunan kuruluştur.
2.
İL YÖNETİMİ: İl yönetimi ;merkezi yönetime bağlı illerle bu
illere bağlı ilçeler,ilçelere bağlı bucak ve köylerden oluşur. Ayrıca ,nüfusu köyden fazla ,ilçeden az
belediye yönetimi bulunan ve “Belde” adını alan yönetim birimleri bulunur.
-Her ilin
başında hükümetin atadığı bir vali vardır.
-Her
ilçenin başında hükümetin atadığı bir
kaymakam vardır.
-Bucakların
başında ise hükümetin atadığı bir bucak müdürü vardır.
-Köylerin
başında köylülerin seçtiği ve kaymakama bağlı olan muhtar görev yapar.
* İLDE VALİYE BAĞLI OLAN
BİRİMLER ŞUNLARDIR:
-Özel Kalem Müdürlüğü
-İl Milli Eğitim
Müdürlüğü
-İl Emniyet Müdürlüğü
-İl Jandarma Komutanlığı
-İl Sağlık Müdürlüğü
-İl Nüfus Müdürlüğü
-İl Kültür Müdürlüğü
-İl Tarım Müdürlüğü
-İl Turizm Müdürlüğü
-İl Bayındırlık Müdürlüğü
-İl Sosyal Hizmetler
Müdürlüğü
-İl Defterdarlığı
-İl Veteriner Müdürlüğü
İlde mahkemeler
,savcılıklar ve askerlik şubeleri de bulunur fakat, bunlar valiliğe bağlı değildir. İllerde il
yönetim kurulu, ilçelerde ilçe yönetim kurulu vardır. Bucaklarda bucak meclisi
vardır.
3. YEREL YÖNETİMLER:
Üç tür yerel yönetim
vardır.
a-İl Özel Yönetimi
b-Belediye Yönetimi
c-Köy Yönetimi
a-İL ÖZEL YÖNETİMİNİN BAŞLICA ORGANLARI
1. Vali
2. İl Genel Meclisi 3. İl Daimi
Encümeni
b-BELEDİYE YÖNETİMİNİN BAŞLICA ORGANLARI
1. Belediye başkanı :5 yılda bir halk tarafından seçilirler.
2. Belediye meclisi :Belediyenin genel karar
organıdır. Üyeleri o yörenin halkı tarafından seçilir. Üye sayısı yörenin
büyüklüğüne göre çoğalır. Belediye meclisine, belediye başkanı başkanlık eder.
3. Belediye encümeni : Belediyenin ikinci karar
organıdır. Yazı işleri, hesap işleri, sağlık işleri,fen işleri,veteriner,teftiş
kurulu müdürleri gibi yöneticiler belediye başkanının başkanlığında toplanır.
Önemli kararları belediye meclisi alır. Bu kararlar doğrultusunda işleri
belediye encümeni yürütür. Belediyelerin bütçeleri, vali ya da kaymakam
tarafından onaylanarak yürürlüğe girer.
BELEDİYELERİN GÖREVLERİ ŞUNLARDIR:
o
Gıda maddelerinin sağlık koşullarına uygun olarak üretilip
üretilmediğini denetler.
o
Ekonomik alanda denetleme ve fiyat tespiti yapar.
o
İş ruhsatları ve bina yapım belgeleri verir.
o
Su işleriyle ve ısınmayla ilgilenir.
c. KÖY YÖNETİMİ
Köy kanununa göre köyler oluşturulur. Köy kurma yetkisi iç işleri
bakanlığına verilmiştir. Köyler 442 sayılı Köy kanunu ile yönetilir. Köy tüzel
kişiliğinin organları; muhtar, köy ihtiyar heyeti ve köy derneğidir. Muhtar
köyde hem yerel yönetimin hem de özel yönetimin başıdır. Köy ilköğretim okulu
müdürü ve köy imamı köy ihtiyar heyetinin doğal üyeleridir. Diğer üyeler 5 yılda bir seçilen üyelerdir
bunlara aza da denir. Köy yönetiminin geliri köylünün gelir durumuna göre
alınan salma adındaki vergidir. Köy
halkı bazı işleri ortaklaşa çalışarak yaparlar buna imece denir.
C – VATANDAŞLIK HAKLARI
Vatandaşlık Hakları : Kişilerin toplumla ilişkilerinden doğan
haklara denir. Üç gruptur.
1. SOSYAL
HAKLAR:
Toplum yaşamında herkese insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeyi, sağlamayı
amaçlayan haklardır. Sosyal haklardan
başlıcaları; ailenin korunması, eğitim ve öğrenim hakkı, sağlık, çevre ve konut
hakkı, gençliğin korunması ve sporun desteklenmesi, tarih, kültür ve tabiat
varlıklarının korunması gibi haklardır .
Bir Ülkede Sosyal Haklar Eşitlikle
Korunmadığında Şu Sorunlar Ortaya Çıkar:
1.
Toplumda ekonomik açıdan güçsüz olanlar, güçlüler karşısında
korunamaz ve adalet sağlanamaz.
2.
İnsanın yaşam mücadelesi zorlaşır, insan onuruna uygun bir ortamda
yaşam gerçekleşemez.
3.
Yoksulluk ortadan kalkmaz,
artar. Fakirler hiç bir haktan
yararlanamaz.
4.
Toplumda huzur ve güven kalmaz.
Bunalımlar artar.
5.
İnsan imkanlarını geliştiremez.
Bilim sanat ve teknolojik alanlarda etkinlikler gerçekleştiremez.
Türk Kadınının Toplumdaki Yeri
Türk kadını bugünkü durumuna ,Atatürk ilke
ve inkılâplarıyla gelmiştir. Bugün kadınlarımız erkeklerle eşit eğitim
olanaklarından yararlanmakta ve hemen her iş kolunda çalışmaktadır. Bu şekilde
kadınların erkeklerle eşit olarak toplumdaki yerlerini almaları bir uygarlık
aşamasıdır. Ve Atatürk inkılâplarının en başarılı sonuçlarından biridir.
2.
EKONOMİK HAKLAR: Devlet güçsüzleri, güçlüler karşısında korumak gerçek
eşitliği ve toplumsal dengeyi sağlamak amacıyla vatandaşlara ekonomik haklar
tanımıştır. Çalışma hakkı, tüketici
hakları gibi haklar başlıca ekonomik haklardır.
* Bir Ülkede Ekonomik Haklar Eşitlikle
Korunamadığında Şu Sorunlar Ortaya Çıkar:
1.
İnsanın doğuştan sahip olduğu temel haklar korunamaz.
2.
Çalışanlar emeğinin karşılığını alamaz.
3.
Çalışanların sağlıklı bir ortamda çalışmalar mümkün olmaz.
4.
İnsanların hak ve özgürlükleri korunamaz.
* Türk Kadınının
Çalışma Hayatındaki Yeri:
Ülkemizde kadınlar sosyal yaşama öncelikle
öğretmen olarak katılmıştır. Günümüzde kadınlarımız her alanda son derece
başarılı hizmetlerde bulunmakta ve erkeklerle el ele toplumun kalkınması için
çalışmaktadırlar.
3.
SİYASAL HAKLAR: Vatandaşların ülke yönetimine katılmasını sağlayan haklara
siyasal haklar denir. Seçme ve seçilme
hakkı, vatandaş olma hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, dilekçe hakkı başlıca
siyasal haklardır.
* Bir ülkede siyasal haklar eşitlikle
korunduğunda şu faydalar sağlanır:
1.
İnsanların her türlü zorlamadan, devletin ve diğer insanların
baskısından uzak kalmaları ve yaşamlarını kendi istedikleri gibi düzenlemeleri
kolaylaşır.
2.
Kişiye, başkalarının ve devletin karışamayacağı güvenli bir ortam
yaratılabilir. İnsanlar bu ortamda
hukukun izin verdiği ölçüde başkalarına zarar vermeden haklarını özgürce
kullanabilirler.
3.
Demokrasinin işlerlik kazanması ve sürekli korunması sağlanabilir.
Ç – VATANDAŞ OLMA SORUMLULUKLARI
Vatandaş Olma Bilinci : Bir vatandaşın haklarının ve görevlerinin farkında olmasıdır. Demokratik yönetimin varlığı ve sürekliliği; vatandaş olma bilincine sahip ve bu bilinç çerçevesinde uygun davranışlar sergileyen insanların çoklukta olmasıyla sağlanabilir.
* Vatandaş Olma Bilincinin Gerektirdikleri:
1.
Demokrasi, eşitlik ve özgürlük gibi değerleri benimsemek ve
demokrasinin gereğine inanmış olmak.
2.
Vatandaş olarak haklarının ve sorumluluklarının bilincinde olmak.
3.
Yasalara titizlikle uymak.
4.
Diğer insanlara karşı saygılı ve hoşgörülü davranmak, şiddetten
yana değil, barıştan yana olmak.
5.
Her türlü ayrımcılığa karşı olmak.
* Vatandaş Olma Sorumluluğunu Taşıma Yolları:
1.
Seçme ve seçilme hakkı
2.
Vergi vermek
3.
Askerlik yapmak
4.
Kanun ve kurallara saygılı olmak
* Bir ülkede vatandaşlar görev ve
sorumluluklarını yerine getirmezlerse şu sorunlar ortaya çıkar:
1.
Yönetim dürüst, bilgili, çağdaş ve ülke çıkarları için çalışacak
kişilerin elinde olmaz. Yöneticiler
halkı temsil edemez.
2.
Devlet, ülke giderlerini karşılayacak geliri elde edemez. Dolayısıyla vatandaşa karşı görevini yerine
getiremez. İçte düzeni, dışta
bağımsızlığı koruyamaz.
3.
Ülke bütünlüğü, bağımsızlığı ve varlığı tehlikeye girer.
4.
Demokratik yönetimin yerini baskıcı yönetim alır. İnsan hakları korunamaz. Bazı kii ve gruplara ayrıcalık tanınır.
* Millet: Aynı topraklar üzerinde yaşayan
aralarında dil, duygu, ülkü, tarih, kültür ve çıkar birliği olan insan
topluluğudur.
* Vatan:
Bir milletin üzerinde yaşadığı toprak parçasıdır.
D – DAYANIŞMA
Dayanışma : İnsanların duygu, düşünce ve ortak çıkarlarda
birbirine karşılıklı olarak bağlı duruma gelmesine dayanışma denir. Dayanışma, toplumda kişiler arasında sevgi,
saygı ve işbirliğini geliştirir. Çünkü,
dayanışma ahlâkî bir gerekliliktir.
Kurtuluş Savaşında
verdiğimiz milli mücadele ve elde ettiğimiz zafer, milli birlik ve beraberliğin
bir eseridir.
Birlik ve beraberliğin
olmadığı bir toplumda kargaşa ve terör vardır.
* Dayanışmada Sevgi, Saygı ve
Hoşgörünün Önemi:
Dayanışma, sevgi, saygı
ve hoşgörü varsa gerçekleşebilir.
Birbirini sevmeyen, hoşgörü sahibi olmayan, birbirinin haklarına saygı
göstermeyen insanlar dayanışma içinde olamazlar.
II. ÜNİTE
İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
A. İNSAN HAKLARINI KORUMANIN ÖNEMİ:
İnsan hakları, insanın sahip olduğu haklardır. İnsanın bazı özellikleri
ve taşıdığı imkanlar onu diğer canlılardan ayırır.
İnsan haklarının temelinde,
hiçbir canlıda bulunmayan özellikleri nedeniyle ,insanın
değerinin korunması gerekliliği yatar. İnsan hakları korunmazsa,insanın değeri
yok sayılmış olur ve birçok sorun ortaya çıkar.
1. İnsan Haklarının Korunmaması Sonucu Ortaya
Çıkan Sorunlar:
İnsan
haklarının tanınması ve korunması uzun mücadeleler sonucunda mümkün
olabilmiştir.
Eğer insan hakları korunmazsa şu olumsuz
durumlar ortaya çıkar.
a)Toplumda huzur ve güven
kalmaz.
b)Kimse başkalarının
haklarına saygı göstermez.
c)İnsanların devlete olan güvenleri zayıflar.
d)Güçlü olanlar güçsüzleri ezerek, daha güçlü
duruma gelirler.
e)Toplumdaki insanlar arasında eşitlik söz konusu olmaz.
f)Demokrasi, yerini
baskıcı yönetime bırakır.
g)Toplum başka bir
devletin egemenliğine girebilir.
* İnsan hakları korunduğu zaman bütün bu
olumsuzluklar ortadan kalkar. İnsan haklarını korumak ve yaşatmak hepimizin en
başta gelen görevidir.
2. İnsan Haklarını Korumanın Sonuçları:
İnsan
haklarının korunması ,her zaman olumlu sonuçlara yol açar. Bu sonuçlar şöyle
belirlenebilir.
a)Toplum huzur ve güven içinde olur. Adalet
sağlanır.
b)Bireyler yeteneklerini
geliştirebilir.
c)Demokratik siyasi yaşam
gelişir.
d)İnsanların gelecek
kaygısı azalır.
e)İnsanlar vatandaş olma
bilincine sahip olurlar.
f)Herkes yasalara uyar.
g)Vatandaşlar birlik ve
bütünlük içinde yaşarlar.
h)İnsanlar diğer
ülkelerdeki insanların haklarının korunması içinde çaba gösterir , sonuçta
yurtta ve dünyada barış sağlanır.
I)Sivil Toplum Örgütleri
rahat çalışacakları için seslerini duyurarak kamuoyu oluşturur.
i)İnsanlar arasında
dil,ırk,cinsiyet,siyasi düşünce ve mezhep ayrımı yapılmaz.
B-İNSAN HAKLARININ KORUNMASI
İnsan hakları ulusal ve uluslar arası
düzeyde olmak üzere iki şekilde korunabilir.
1. İNSAN HAKLARININ ULUSAL DÜZEYDE KORUNMASI
İnsan
hakları, anayasa ve yasalarla,insan haklarını korumakla yükümlü devlet
organlarıyla,sivil toplum kuruluşları aracılığıyla ve insan hakları danışma
kurullarıyla korunur.
a) İnsan Haklarını Korumakla Yükümlü Devlet
Organları
1-Anayasa mahkemesi 2-Danıştay
3-Sivil Toplum Örgütleri 4-Yargı
Organları
b) İnsan Haklarının Korunmasında Sivil Toplum
Kuruluşları ve İşlevleri
İnsan haklarının korunması, devlet ve
vatandaş olarak hepimizin görevidir. Tek tek vatandaş olarak yapabileceklerimiz
sınırlıdır. Vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları örgütler,insan
haklarının korunmasında daha etkili olurlar. Bu örgütler sivil toplum
kuruluşlarıdır.
Ülkemizde İnsan Haklarıyla İlgili Olan Sivil Toplum Örgütleri Şunlardır.
1. İnsan Hakları Vakfı 2. Ankara Kadın Dayanışma Vakfı 3. Sokak
Çocukları Derneği
4. Çevre Koruma Vakfı 5. Türkiye Erozyonla Mücadele ve Doğal
Varlıkları Koruma Vakfı (TEMA) 6. Tüketici Haklarını Koruma Derneği ve
Sendikalar
c) İnsan Hakları Danışma Kurulları ve İşlevi
Her ülkede İnsan Hakları Danışma Kurulları
oluşturulmuştur. Danışma kurulları; hukukçulardan,düşünürlerden,sivil toplum
kuruluşlarıyla,kamu kuruluşlarından gelen temsilcilerden ve uzmanlardan oluşur.
Bu kurulların amacı insan haklarıyla ilgili
sorunların incelenip yetkili birimlere bildirilmesi ve önerilerde bulunulmasını
sağlamak içindir.
İnsan Hakları Ulusal Düzeyde Korunmazsa Şu
Durumlar Ortaya Çıkabilir:
1.
Devlet, bireyin haklarını korumaz.
2.
Hükümetin uygulamaları,yargı denetimine açık olmaz.
3. Devlet memurları vatandaşın işlerini,
aksatır.
4. İnsan haklarını çiğneyenler cezalandırılmaz.
5. Sivil Toplum Örgütleri kamuoyu oluşturamaz.
6. Devletin gerçekleştirmesi gereken özgürlük,eşitlik
ve güvenlik gerçekleşemez. Hukuk devleti ortadan kalkar.
2. İNSAN HAKLARININ ULUSLAR ARASI DÜZEYDE
KORUNMASI
Birleşmiş Milletlerin kuruluşunu izleyen dönemde bireyler,uluslar arası
planda artık belli bir devletin vatandaşı olarak değil,tek tek insanlar olarak
da korunmaya başlandı. Bu fikrin dünya çapında ilk önemli açıklaması, A. B.
D başkanı Franklin ROOSVELT tarafından
yapılmıştır. ROOSVELT 1941 yılında dört temel özgürlüğün bütün dünyada gerçekleşmesi
gerektiğini söylemiştir. Bunlar;
a-Söz ve anlatım özgürlüğü
b-Vicdan özgürlüğü
c-Yoksulluktan kurtulma özgürlüğü
d-Korkudan kurtulma özgürlüğü
a) Uluslar Arası Kuruluşlar:
İnsan haklarının uluslar arası düzeyde
örgütlü olarak korunabilmesi için Birleşmiş Milletler Örgütü 24 Ekim 1945’te
kurulmuştur.
Birleşmiş Milletler Örgütüne bağlı olan komisyon ve komitelerin
başlıcaları şunlardır:
1. Irk Ayrımcılığının Kaldırılması Komitesi
2. Apartheid’a Karşı Grup
3. İnsan Hakları Komitesi
4. Ekonomik-Sosyal ve Kültürel Haklar Komitesi
5. Kadınlara Karşı Ayrımcılığın Kaldırılması
Komitesi
6. İşkenceye Karşı Komite
7. Çocuk Hakları Komitesi
AVRUPA
KONSEYİNE BAĞLI OLAN KOMİSYON VE KURULUŞLAR
a-İnsan Hakları Komisyonu b-İnsan Hakları Komisyonu c-Bakanlar Komitesi
b) Uluslar Arası Belgeler:
İnsan
haklarının uluslar arası belgelerle de korunması gerekmiştir. Bu konudaki
başlıca belgeler şunlardır:
1. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
2. Kişisel ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslar
Arası Sözleşme
3. Ekonomik,Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin
Uluslar Arası Sözleşme
4. İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya
Dair Sözleşme
5. Avrupa Sosyal Şartı
6. İşkence ve İnsani Olmayan Yada Küçültücü Ceza
ve Muamelelerin Önlenmesine Dair Avrupa Sözleşmesi
7. Her Türlü Irk Ayrımcılığının Önlenmesine Dair
Uluslar Arası Sözleşme
8. Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın
Önlenmesi Hakkında Uluslar Arası Sözleşme
9. Çocuk Hakları
Sözleşmesi
10. Paris Antlaşması
11. Güney Afrika’daki Sistemli Irk Ayrımcılığı
Suçunun Cezalandırılması ve Kaldırılması Uluslar Arası Sözleşmesi
12. Helsinki Sonuç Belgesi
c) Uluslar Arası Gönüllü Kuruluşlar:
1. Uluslar Arası Kızılhaç Komitesi
2.
// // Hukukçular Komisyonu
3. İnsan Hakları İçin Uluslar Arası Birlik
4. Uluslar Arası Pen Kulübü
5.
// // Af
Örgütü
ç) İnsan Haklarınının Korunmasında İnsan Hakları
Eğitiminin Önemi:
Halkı insan haklarına saygılı
yetiştirmenin ön koşulu , onlara eğitim yoluyla
insan haklarını tanıtmak ve bu haklardan nasıl yararlanacaklarını
öğretmektir. Bunun için de okul yanında kitle iletişim araçlarından yararlanmak
gerekir. Televizyon ,radyo ve yazılı basın insan hakları eğitiminde devlete ve
topluma destek olmalıdır.
İnsan
Hakları Eğitiminin Amaçları Nelerdir?
1.
Haberdar etme 2.
Bilgilendirme 3.
Davranış geliştirme 4. Duyarlı Vatandaş
Yetiştirme
d) İnsan Haklarıyla İlgili Özel Günler:
1. Birleşmiş Milletler Günü ( 24 Ekim)
2.
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin Kabul Edilişinin Yıl Dönümü (10 Aralık)
3. Çocuk Hakları Günü ( 20 Kasım)
4. Dünya Çocuk Günü ( Ekim ayının ilk pazartesi
günü)
5. Dünya Kadınlar Günü ( 8 Mart)
6. Sakatlar Haftası ( 10-16 Mayıs)
7. Çevre Koruma Haftası ( Haziran ayının ikinci
Pazar günü)
8.
Avrupa Konseyi Günü (5 Mayıs)
9. Dünya Barış Günü ( 1 Eylül)
9
ÜNİTE III.
MİLLİ GÜVENLİK VE
MİLLİ GÜÇ UNSURLARI
1. Milli Güvenlik:Ülkemizin bütünlüğünü iç ve
dış tehditlere karşı korunması ve kollanmasıdır. Milli Güvenlik konusunun
ülkemizin en önemli sorunu olmasının nedenleri şunlardır;
a.
Ülkemizin tarihten gelen sorunları
b. //
coğrafi konumu
c.
Bölgemizdeki çıkar çatışmaları
2. Milli Hedef:Bir milletin milli çıkarlarının
gerçekleştirilmesinde ulaşılması gereken ve ulaşıldıktan sonra da devam ettirilecek
belirli amaçlardır.
3. Milli Güvenlik Siyasetini Belirleyen
Organlar:
a. Milli
Güvenlik Kurulu b. Cumhurbaşkanı c. Başbakan
d. Bakanlar Kurulu
4. Milli Güç: Bir ülkenin
siyasi,coğrafi,askeri,ekonomik,bilimsel,teknolojik,sosyal, kültürel ve nüfus
güçlerinin toplamından oluşur.
5. Askeri Güç: Bir devletin ve milletin savaş
gücüdür. Türkiye’de askeri güç , örgütlenmiş olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin
gücüdür.
a) Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Önemi: Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti ve
Türk milleti için çok önemlidir.
Çünkü;Türk Silahlı Kuvvetleri yurdun ve milletin bağımsızlığını ve bütünlüğünü
korur.
Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Komutanı Genel Kurmay başkanıdır.
Genel Kurmay Başkanlığı’na Bağlı Kuruluşlar:
1. Kara
Kuvvetleri Komutanlığı
2.
Deniz // //
3.
Hava // //
4.
Jandarma Genel Komutanlığı
5.
Harp Akademileri //
b.
Askerlik Görevinin Kutsallığı: Askerlik Türklerde kutsal bir görevdir. Çünkü
her Türk ülkesinin bağımsızlığını,birliğini ve bütünlüğünü korumak ister. Bunu
gerçekleştirmek için askerliği en iyi şekilde yapmayı öğrenmeliyiz.
Askerliğin Temel Koşulları Şunlardır; bedenen sağlam,20 yaşını doldurmuş
ve erkek olmaktır. Askerlik görevini bitirenler 41 yaşına kadar gerektiğinde
tekrar askere çağrılabilirler.
6. TÜRKİYE’YE YÖNELİK İÇ VE DIŞ TEHDİT
a. Anarşi ve Terör Kavramı:
Anarşi:Devlet denetiminin kalmaması durumu
Anarşist:Devletin siyasi ve idari kurumlarını
çökertmeye kalkışan kişilere denir.
Terör:
Yıldırma - korkutma demektir.
10
Terörist: Terör eylemlerine girişen kimselere
denir.
Terörizm: Siyasi bir amaca ulaşmak için yasa
dışı yollarla şiddet kullanılmasıdır.
Uluslar
arası örgütlerin herhangi bir ülkeyi yıpratmak ve etkilemek için yaptıkları
eylemlere uluslar arası terörizm adı verilir.
b. Terörün Yayılma Sebepleri:
1. Bilgi ve anlayış azlığı
2. Kamuoyunun terör konusunda eğitimsizliği
3. Bazı kişi ve kuruluşların bilerek veya
bilmeyerek terörizme katkısı
4. Doğal afetlerde ortaya çıkan söylentiler.
5. Terörü destekleyen devletlerin mevcudiyeti
6. Bazı silah üreticilerin örgütlere silah
satması
7. Ülkeler arası işbirliğinin sağlanamaması
8. Halkın yeteri kadar duyarlı olmaması.
7. Terörle Mücadelede Kişilere Düşen Görevler:
1.
Milli hedefler doğrultusunda bilinçli olmak.
2. Eğitim ve öğretimi , milli birlik ve
beraberliği sağlayıcı ve güçlendirici tarzda sürdürmek.
3. Yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı bilinçli
olmak.
4.
Yıkıcı ve bölücü faaliyetleri etkisiz kılacak düşünce yapısına sahip
olmak.
5. Terörizme karşı duyarlı olmak.
6. Türkiye Cumhuriyetine Türk toplumuna ,Türk milli değer ve kültürüne
bağlı olmak.
7. Cumhuriyet yönetimine inançla bağlı olmak.
8. Türk olmakla gurur duymak.
9. Vatan ve bayrak sevgisiyle dolu olmak.
8. Güncel Tehdit:
Tehdit, korkutma gözdağı vermedir. Bir
devlete tehdit içten de dıştan da gelebilir ve devletin düzenini yıkmayı
amaçlar.
a) Ülkemizdeki İç Tehdit Unsurlarının Başlıca Hedefleri Şunlardır:
1.
Hedef ülkede anarşi ve terör ortamı meydana getirmek.
2. Devlet otoritesini sarsmak
3. Toplumu yönetilemez hale getirmek
4. Devletin ülkesiyle ve milletiyle olan
bütünlüğünü parçalamak.
5. Çağdaş anlayışı yıkmak.
6. Ülkede rejimi değiştirerek kendi görüşlerinin
etkin olduğu bir düzen kurmak.
b) Dış Tehdit Unsurlarının Hedefleri:
Dış
tehdit unsurları da iç tehdit unsurları gibi laik,çağdaş,özgürlükçü ve
demokratik Türkiye Cumhuriyetini parçalamak, yok etmek amacındadır.
c)Türkiye’nin Jeopolitik Öneminden Dolayı
Yabancı Ülkelerin Ülkemiz Üzerindeki Emelleri:
Jeopolitik konum;bir ülkenin bölge veya dünya siyasetindeki konumu
demektir.
Ülkemizin Dünya üzerindeki yeri çok önemlidir. Üç tarafı denizlerle
çevrilidir. Avrupa’yı Asya’ya bağlayan boğazlara sahiptir. Ayrıca üç kıt’anın
birbirine en yakın olduğu yerdedir. Ortadoğu,Kafkas ve Balkan ülkeleriyle
komşudur. Bütün bunlar düşmanlarımızın sayısını artırmaktadır. Ülkemizin
gelişmemesi ve uygar ülkeler seviyesinin üstüne çıkmaması için bazı ülkeler
ülkemizde terör ve kargaşa ortamı olması için çaba sarf ederler. Ancak Türk milleti, Atatürk’ün gösterdiği bilim ve
teknoloji yolunda ilerlemektedir. Gelecek her türlü saldırıya ülkemiz kendisini
hazırlamıştır.
d. Kaçakçılık:
Yasal
olmayan yollardan büyük kazançlar elde etmek amacıyla uyuşturucu madde,
silah,tarihi eser ve altın gibi maddelerin alınıp satılmasına kaçakçılık denir.
Ülkemizde Jandarma Genel Komutanlığı,Emniyet Genel Müdürlüğü,Gümrük
Genel Müdürlüğü gibi resmi kuruluşlar kaçakçılıkla mücadele etmektedirler.
IV. ÜNİTE
İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA KARŞILAŞILAN
SORUNLAR
A. İNSAN HAKLARININ KORUNMASINDA BELLİ BAŞLI
ENGELLER:
1. Kişilik özelliklerinden kaynaklanan engeller:
Bazı kişilik özellikleri insan haklarının korunmasını kolaylaştırır. Örneğin;
titiz bir insan çevrenin temiz tutulmasına özen göstererek, diğer insanların
temiz bir çevrede yaşama hakkını korur.
Bazı kişilik özellikleri insan haklarının korunmasını zorlaştırır. Örneğin; çabuk öfkelenen bir insan
karşısındaki kişinin canına ve malına zarar verebilir.
2. Eğitimsizlikten kaynaklanan engeller:
Eğitimsizlik insan haklarının korunmasında her zaman bir engel
oluşturmuştur. Örneğin; çok zengin bir
kültür mirası olan İstanbul Boğazı içinde bulunan saray ve yalıların birçoğu
günümüzde eğitimsizlikten yok edilmekte ve başka amaçlarda kullanılmaktadır.
3. Ekonomik nedenlerden kaynaklanan engeller.
4. Siyasal nedenlerden kaynaklanan engeller.
5. Kültürden kaynaklanan engeller.
6. İnsan olma bilincinin eksikliği
7. Hoşgörüsüzlük.
8. Toplumsal ilişkilerin düzenlenme bilinci.
İnsan Haklarının Korunmasında ve İhlallerinin
Önlenmesinde Devletin Görevleriyle İlgili İlkeler Şunlardır:
1. İnsan haklarını anayasa ve yasalarla güvence
altına almak.
2. Yasalara göre hakları çiğneyenlere engel
olmak.
3. Suçluların yargılanarak cezalandırılmalarını
sağlamak.
B-İNSAN HAKLARINI KORUMANIN İŞLEVLEŞTİRİLMESİNDE
İNSAN HAKLARI EĞİTİMİNİN ROLÜ:
İnsan haklarının bilinmesi için eğitim ve
öğretim zorunludur. Özellikle okullardaki eğitici kol çalışmaları, demokratik
yaşama kurallarının öğrenilmesini ve benimsenmesini sağlar.
1. İnsan olma bilinci: İnsanlar,insan olarak
diğer canlılardan daha değerli olduklarını , çünkü doğuştan bazı olanakları
bulunduğunu eğitimle öğrenirler.
2.
Vatandaş olma bilincini eğitimle elde ederiz.
3. İnsan haklarına saygıyı eğitimle öğreniriz.
4. İnsan haklarını talep etme:
Elbette
ki hak aramak için de eğitimli olmak gerekir. Ancak eğitimle dilekçe hakkımız
olduğunu öğreniriz. Dilekçeyle yetkili makama ve T. B. M. M’ne ya da gerektiğinde uluslar arası bir kuruluşa
başvurabiliriz. İki ay içinde dilekçemize cevap alma hakkımız vardır. Eğer bu
konu yargıyla ilgiliyse şikayetimizi mahkemeye yapar ve mahkeme önünde
hakkımızı koruruz.